On yedi yaşımda üniversiteye gittiğimde büyümeye başladım ben. Uzaklarda olunca herşeyden uzakta olacağımı sanmıştım. Öyle olmadı tabi. Ailem hep kafamın içinde, hep benimleydi…
Eğer herkesten biraz daha hassas baktığınızı düşünüyorsanız hayata ve eğer yalan söylemekten hoşlanmıyorsanız sevdiklerinize; uzakta olmak fark etmezmiş, çok sonradan öğrendim… Kendimi hep korudum bu yüzden. Kötü arkadaşlar edinmedim, açık saçık filmler izlemedim. Arkadaşlarımla bile konuşmadım cinsellik hakkında, kardeşlerimle bile… Yeri geldi sevgilimle konuşmadım… Hayata her zaman, her yerinden farklı bakmaya çalıştım. Bana söylenilen sözleri her zaman en derin yerinden anlamaya çalıştım. Ailemin terbiyeli, başarılı ve akıllı kızı olmak için uğraştım durdum hep. Fakat yıllar geçti işte. Üniversite bitti, master bitti… Evlendim. Kafamda herşey çoktan değişmişti. Fakat kafamdaki değişikliklere rağmen değiştiremediğim, söz geçiremediğim şeyler vardı. ‘Vajina çok akıllı bir organdır, dedi Süleyman Bey. Ne kadar haklıymış meğer. O zamanlar bilmiyordum bunu… Sonradan çok iyi anladım.
Ne zaman, nerede, nasıl karar verdim bilmiyorum. Çünkü benim hayatımda derin yaralar oluşturmadı bu sorun. Yani bu sorun yüzünden eşimle hiç tartışmadım. Bu sorun yüzünden psikolojim bozulmadı hiç. Bu sorun yüzünden aile içinde de hor görülmedim. Ben şanslı olanlardandım biliyordum. Son sohbetimizde Süleyman Bey’in söylediği sözler beni çok etkiledi…-Belki de gecenin bir yarısı bu yüzden yazıyorumdur bu satırları.- Muhtemelen güleryüzlü olmamdan yola çıkarak, herkes sizin gibi gelmiyor buraya ne yazık ki, dedi bana. Sonra düşündüm. Evet, buraya kocasının baskısıyla da gelen var, üzerine birde şiddete maruz kalarak gelen var. Buna benzer bir sürü örnek var, evet. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, kadın olmak her zaman kendini sakınmakla, korumakla eşdeğer, namus kavramı ise zaten bütün değerlerin üstünde…
Süleyman Bey’e gitmeye karar verdiğimde, bunun psikolojik bir hastalık olduğunu ve sadece normal bir hastalık gibi, doktora gitmekle çözüme kavuşacağını biliyordum. En önemlisi hissediyordum. Başka hiçbir doktora gitmedim bu nedenle, uzun tedavi arayışlarım-hayal kırıklıklarım olmadı yani. Ben de herkes gibi, önce oturdum başarı mektuplarını okudum. Sonra Süleyman Bey’e, hiç mi başarısız olan yok, diye mail attım. Hemen cevap yazdı bana, ama yine de kafamdaki soru işaretlerini azaltmaya yetmedi cevabı. Bu soru işaretleri tedaviye başladığımız gün azaldı. Sonra iyice azaldı ve üçüncü gün yok oldu.
Vajinismus, belki de ilişkimiz adına bir deneme süreciydi diye düşünüyorum. Bu uzun bir süre evet, sekiz yıllık birliktelik ve beş aylık evlilik… Fakat herşeye rağmen biz bu süreci çok az hasarla atlattık. Ve dileğim; bu sorunu yaşayan kadınların bu nedenle incinmemesi. İşte bu yüzden cinselliğin tabu olmadığı bir ülke diliyorum ben. Ancak belki o zaman namus kavramını çok farklı yerlerde arar ve hayatı yasaklar olmadan yaşayabiliriz.
Nevşehir-Akademisyen
Copyright 2024 Vajinismus. Tüm Hakları Saklıdır.