Hayat bana küçücük adımlarımı atarken sundu korkuları…. Ben farkına bile varamadan ne olduğunu hiç anlayamadan büyüttüm korkularımı.
Ne suçum vardı benim? hep bir savaş içindeydim. Hep suçlu aradım. Hep adım atmaya çalıştım. Ama her defasında korkularımla ayaklarıma bakar buldum kendimi. Kimse anlam veremedi. Zaten kimseye de söyleyemedim. Söyleyecek anlayacak birilerini de bulamadım. Ne zaman söyleyecek olsam hep soru işaretlerinin çengeli ile kanattılar beni hiç bilmeden. Ve öyle kolaydı ki onlar için. Hatta bu bir marifetti onların küçücük beyinlerinde belki de gerçekten öyleydi. Kolaydı çok kolaydı. Ben yüksekten çok korkarken uçurumun kenarından at kendini diyorlardı.
Düştüğünde ölmeyeceksin. Oysa öyle keskin kayalıklar vardı ki. Her an ama her an hiç aklımdan çıkaramadan yaşamaya çalışmak nasıl ağır bir yüktü. Taşımaktan öyle yorulmuştum ki
Hadi kurtulalım bundan dediniz ya nasıl bir umuttu o. Yıllardır beklediğim ama hiç kuramadığımız cümleyi kurdunuz benim yerime.
Çaresizce ve korkuyla size baktığım ve çocuk gibi ağladığım anda yüzüme bakarken umut olduğunuz ve beni kandırmaya çalıştığınız. Anladığınız o anı hiç unutmayacağım. Çocukken dayımın yüzüne de çaresizce umut bekleyerek bakardım iğneden önce, bana hep derin nefes al derdi. Ben o nefesi yeni çekebildim içime. Umutsuzluğumun içinde çözüm oldunuz. Benim için bir doktordan çok ötesiniz. Dostsunuz. Kelimelerimin anlatamadığı yersiniz.
Benim için öyle çoksunuz ki ! Sizi çok sevdim, çok inandım ve çok güvendim.Evet doğru yerdeydim.
İyi ki varsınız, İyi ki hayatımdan geçtiniz.
Kocaman sarılıyorum size... Diyarbakırdan bir ses derya... 30.07.2010.
Ne uçurumlar varmış, ne de keskin kayalıklar...
Copyright 2024 Vajinismus. Tüm Hakları Saklıdır.